Erdal Demirkıran, Türk yazar. 1995'te Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Üniversite yıllarında içe kapanık biri olan Demirkıran, bunu aşmak için Kashna felsefesini ortaya koyarak ayrıca programcılık yapıp, yazılar yazdı. Noter'den Dünyanın En Akıllı İnsanı olduğuna dair yazıyı onaylattı. 1995-1997 yılları arasında Radyo Mega'da program ve sahnede stand-up yaptı.
Askerlikten sonra bir cam fabrikasında Ticaret Müdürü olarak görev yaptı. Ancak sonra istifa ederek seminerler vermeye başladı .Seminerlerinde Kashna adını verdiği özgüveni ön planda tutan felsefi davranış şeklini anlatır. ( Kitaplarını okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar , aşağıda ki videoyu seyrettiginizde ilginizi çekecegini düşünüyorum )
1965 yılında İzmir’de doğdu. 1983 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni,
1987’de Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dilbilimi Bölümü’nü bitirdi. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde üsteğmen rütbesine kadar görev yaptı.
1991 yılında ordudan istifa etti. Aynı
yıl Ankara Üniversitesi TÖMER Bursa Şubesi’ni kurdu ve bu şubenin
müdürü olarak dört yıl görev yaptı. Bu dönemde, Bursa’nın ilk kültür
merkezini açtı. Türkiye’nin tek çeviri dergisini çıkarttı. On altı
tiyatro, müzik, resim kulübünün fahri başkanlığını yaptı.
1995 yılında özel sektöre transfer
oldu; iki ayrı firmada genel müdürlük yaptı. 1996 yılında AIESEC Yüksek
Danışmanlar Konseyi Üyesi olarak hizmette bulundu. İngiltere (Sunley
Management Center) ve Türkiye’de zaman yönetimi, finans, liderlik, beden
dili, işletme yönetimi ve yönetim modelleri, satış ve pazarlama,
iletişim, şirket fonksiyonları, karar alma teknikleri, stres yönetimi,
motivasyon, yaratıcı liderlik, benchmarking vb. konularda birçok
seminere katıldı ve eğitim aldı. Daha sonra bu alanlarda yurt içinde ve
yurt dışında eğitimler verdi. Liderlik, takım çalışması, yönetim ve
iletişim alanında yurt dışı da dâhil olmak üzere birçok üniversite ve
platformda 500’ü aşkın seminer verdi. Hâlen bu konularda Türk ve yabancı
birçok kuruluşa, eğitim ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
İzgören, çalıştığı kurumlarda değişim
yaratması ve sistem oluşturmasıyla tanındı. Kurucusu olduğu Academy
International / İzgörenAkın Eğitim ve Danışmanlık firmasının 1996’dan
beri; ELMA Yayınevi’nin (Akademi Artı Yayıncılık AŞ) 1999’dan beri
Yönetim Kurulu Başkanlığı görevindedir. Sekiz tanesi iş ve yönetim ile
kişisel gelişim konularında olmak üzere on iki kitabı yayımlanmıştır.
Bunlardan dokuz tanesi on binin üzerinde satılmıştır.
Osman Pamukoğlu, emekli tümgeneral, yazar ve siyasetçi. Hak ve Eşitlik Partisi'nin kurucusu ve mevcut başkanıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.Pamukoğlu, Türk Ordusu'nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı'na sahip tek kişidir.1993-1995 yılları arasında Hakkari bölgesinden sorumlu olarak teröre
karşı yönettiği üstün mücadele dağlardaki PKK terör örgütüne bağlı
terörist rakamının 12.000'den 5.500-6.000 aralığına inmesini
sağlamıştır. 30'a yakın kere yapılan sınırdışı askeri harekatların
neredeyse tümü onun yönetiminde yapılmıştır. Dönemin genelkurmay başkanı
'Üç tane Pamukoğlu Paşa olsa terörü bitiririz.' demiştir.
Arkadaşlar bölümler yönetim ve teknik olmak üzere iki kısıma ayrılıyor...
YÖNETİM BÖLÜMLERİ
Genel olarak yönetim bölümüne gelen arkadaşlar Muharip sınıflardan biri oluyorlar yani ; Tankçı , Topçu , Piyade , Kara Hava Savunma gibi bunun yanı sıra yönetim bölümünde maliye,ikmal,ulaştırma,personel,kara hava ikmal gibi sınıflarda mevcut ancak sonradan saydığım yardımcı sınıf olma olasılığı muhariplere göre daha az çünkü muhariplerin aldığı kişi sayısı çok daha fazla.
TEKNİK BÖLÜMLER
Elektrik , Motor , Bilgisayar , Elektronik , Yapı gibi bölümler mevcut...
ÖNEMLİ: YUKARIDA YÖNETİM-TEKNİK BÖLÜMÜNÜ İNTERNETTEN BAŞVURURKEN SEÇİLİYO BÖLÜMÜNÜZ BELLİ OLDUKTAN SONRA SINIFINIZ TAMAMİYLE ŞANS İLE BELLİ OLMAKTADIR ( Piyade-Tankçı-Topçu Tercih sırasına göre %90' a kadarçıkma ihtimaliniz var.)
Günümüzde hayatımızın ayrılmaz bir parçasıhaline gelen cep telefonlarının '5' tuşu üzerindeki çıkıntıya hiç dikkat ettiniz mi? Bu çıkıntıen ortadaki tuşu el yordamıile bularak, tuşlamayıbakmadan yapabilmeyi sağlar.
Büyük bir ihtimalle bilgisayarınızdaki klavyede 'F' ve 'J' ya da 'A' ve 'K' tuşlarında da böyle birer çıkıntıolduğunu fark etmemişsinizdir. Bu çıkıntılar da klavyeye bakmadan yazanlarda her iki elin klavyenin ortasınıbulmasında yardımcıolur.
Yine gözden kaçan bir ayrıntıise tuşların dizilişşeklidir. Telefondaki tuşlarda en üst sırada l, 2 ve 3 rakamlarıyer alırken bilgisayarımızda ve hesap makinemizde tam ters şekilde 7, 8 ve 9 rakamlarıdizilmiştir. Bu dizilişşeklinde hesap makinelerini ve bilgisayarlarıyapanlar, en süratli hesaplamayıesas almışlardır. Tarihi çok daha eski olan telefonun başlangıcında ise, hızlıtuşlama pek önemli kabul edilmemiştir. Ancak ev kadınlarıarasında yapılan bir araştırmada, telefondaki dizilişin onlara daha kolay geldiği ve daha süratli uygulayabildikleri saptanmıştır.
Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, telefondaki tuşların içinde 'l' ve '0'ın üstünde hiç harf yoktur. Ama daha şaşırtıcıbir tespit ise, birçok telefonda mevcut harflerin içinde 'Q' ve 'Z' harflerinin bulunmamasıdır.
Günümüzde yaygın olarak acil servis (112), yangın ihbar (110), polis imdat (155) ve alo trafik (154) gibi acil hizmetlere l ile başlayan, üç haneli numaralar verildiği için, eğer l tuşunun üzerinde de harfler olsa idi, cep telefonunuzla bir mesaj gönderirken, daha üçüncü harfte bu servislerden birine otomatik olarak bağlanabilir ve bunların santrallerini lüzumsuz işgal edebilirdiniz.
'O' ise bilindiği gibi dahili santrallerde operatöre ulaşmada, şehirlerarasınumaralarda ve cep telefonlarında ilk çevrilen numaradır. Eğer bu 'O' tuşunun üzerinde harf olsaydı, daha o harfe basar basmaz doğrudan santrale bağlanacak ve santrallerin kilitlenmesine sebep olabilecektik.
Tabii telefonun üzerinde zaten on tane olan rakam tuşlarının ikisine harf koyamayınca, geriye kalan 8 tuşa 24 harf yerleştirilebilmişve bu durumda İngilizce'de en az kullanılan 'Q' ve 'Z' harfleri tuşların üzerinde yer alamamıştır.
Şimdiki cep telefonlarında' l' ve '0'ın üzerinde hala harf yok ama teknolojinin gelişmesi sayesinde, bir tuşa dört harf konulabildiğinden 'Q' 7 tuşunda, 'Z' ise 9 tuşunda kendilerine yer bulabilmiş durumdalar.
Ilich Ramirez Sanchez (İliç Ramirez Sançez) veya daha sık kullanılan lakabıyla Çakal Carlos, Venezuela doğumlu eylemci. Birçok yasadışı eylemde yer almış Sanchez, 2007 itibariyle Fransa'da Fleury Merogis Cezaevi'nde tutulmaktadır.
Sanchez 25 Mart 1949 yılında Marksist bir ailenin oğlu olarak Venezuela'nın Karakas şehrinde dünyaya geldi. 1966 yılında annesi ve kardeşleriyle birlikte Londra'ya gidip, İngiltere'de üniversite eğitimi gördü. Uzun bir dönem Marksist gençlik örgütlenmelerinin içinde yer alan Carlos, 1975 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) kamplarında eğitilerek İsrail'e karşı savaşmaya başladı. Daha sonraki yıllar İsrail hükümetine karşı verdiği mücadeleyi Batı'nın büyük şehirlerine taşıyan Carlos, İsraille ilişkisi olan birçok banka, dernek, gazete ve elçiliğe bombalı saldırıda bulundu. 1980 yılında dünyanın en çok aranan adamı olarak ilan edilen Carlos, CIA, Mossad, Interpol ve Fransız istihbaratını birçok kez atlattı.
Özellikle 1980'li yılllarda yaptığı eylemlerle adını duyuran Ilich
Ramirez Sanchez hakkında birçok kitap yazılırken, hayatı da defalarca
kez filmlere konu oldu.
Binbirsurat olarak da tanınan Carlos'un en önemli eylemlerinden birisi de Viyana'daki OPEC toplantısında, aralarında 10 petrol bakanının da bulunduğu 70 kişiyi rehin alması ve olay sonrası rehineleri Cezayir'e kaçırmasıydı. Carlos, 25 yıllık bir kovalamacanın ardından 1994 yılında Fransız ve Sudan
istihbarat örgütlerinin ortaklaşa düzenledikleri bir operasyonla
yakalandı. Mahkeme sonrası müebbet hapis cezasına çarptırılan Carlos,
yargılanma esnasında tanıştığı avukat Isabella Coutant Peyre ile
evlendi. Fransa'da Fleury Merogis Cezaevi'nde
bir hücrede tutulmaktayken Clairvaux'da çok sıkı korunan bir
hapishaneye nakledidi.Eşi sağlık merkezlerinden uzaklığı sebebiyle bu
nakle karşı çıkıyordu.Şu anda Paris'te La Santé cezaevinde kurbağa
lakaplı gizli fransız polislerinin suikast girişiminden yeni kurtulmuş
halde bulunuyor.İzolasyon şartları ağırlaştığı gibi vatandaşı olduğu
Venezuella'nın Fransa elçiliği tarafindan iadesine dair hiçbir esaslı
teşebbüste bulunulmamasindan yakınmaktadır. 1975'de müslüman olan Çakal
Carlos, Salim Muhammed Nuri adını almıştır.
Fransa’da yeniden yargılanan “Çakal Carlos” lakaplı İlich Ramirez
Sanchez, “1500-2000 kişinin ölümüne neden oldum, 200'den fazla sivil
kurban yok” dedi.
Ernesto "Che" Guevara, kısaca Che Guevara ya da el Che, (14 Haziran 1928Doğum tarihi[›] - 9 Ekim 1967), Arjantinli doktor, marksist politikacı ve dönemin Küba gerillaları ile Enternasyonalist gerillalarının lideri. Tıp eğitimi alırken Latin Amerika’yı
baştan başa dolaştı ve bu sayede birçok insanın karşı karşıya kaldığı
yoksulluğu doğrudan gözlemleyebildi. Bu deneyimler sonucunda bölgedeki
ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmanın tek yolunun devrim olduğuna
ikna olarak Marksizm’i incelemeye başladı ve Başkan Jacobo Arbenz Guzmán'ın önderliğinde Guatemala’nın sosyal devrimine katıldı.
Bir süre sonra 1959 yılında Küba’da yönetimi ele geçiren Fidel Castro’nun askerî nitelikli 26 Temmuz Hareketi’nin bir üyesi oldu. Yeni hükümette çeşitli önemli görevlerde bulunduktan, gerilla
savaşı teorisi ve uygulamaları üzerine makaleler ve kitaplar yazdıktan
sonra diğer ülkelerdeki devrimci hareketlere katılmak üzere 1965 yılında
Küba’dan ayrıldı. İlk olarak Kongo-Kinşasa’ya (sonraları Kongo Demokratik Cumhuriyeti) daha sonra da CIA ve Amerikan Ordusu Özel Harekât Birlikleri’nin ortak operasyonu sonrası yakalanacağı Bolivya’ya gitti. Guevara 9 Ekim 1967’de Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’da Bolivya Ordusu’nun
elinde iken öldürüldü. Son saatlerinde yanında bulunanlar ve onu
öldürenler, yargısız infaz edildiğine tanıklık etmişlerdir.
Ölümünden sonra Guevara dünya üzerinde sosyalist devrimci hareketlerin sembolü haline gelmiştir. Guevara’nın Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı "dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20. yüzyılın sembolü" olarak nitelenmiştir.
1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, 26 Temmuz'da Santiago'daki
Moncada Kışlasına 125 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi ama
başarısızlığa uğrayarak tutuklandı. 16 Ekim 1953'te Santiago'daki Küba
Yüksek Mahkemesi'nde yapılan yargılamada Sayın yargıç siz beni mahkûm edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır! (La Historia Me Absolvera)
cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı. Mahkeme sonunda 16 yıla mahkûm
oldu. Juventud Adasında 21 ay hapis yattıktan sonra, Batista'nın
emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı. 1955'te Küba'dan ayrılarak Amerika'ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurdu. İspanya İç Savaşı'na katılmış olan Kübalı Alberto Bayo'nun yönetiminde gerilla savaşı eğitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralık 1956'da Granma
yatıyla Küba'ya dönerek Oriente'de karaya çıktı. Burada hükûmet
kuvvetleriyle girişilen çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren
Castro, aralarında kardeşi Raul Castro ve Ernesto Che Guevara'nın
da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Oriente'nin güneybatısındaki
Maestra Dağlarına çekildi. Bu dağlarda iki yıl boyunca Batista'nın
kuvvetlerine karşı bir gerilla savaşı yürüttü. Giderek siyasi desteğini
yitiren ve bir dizi askerî yenilgiye uğrayan Batista, 31 Aralık 1958'de Dominik Cumhuriyeti'ne kaçtı. Castro 1959'un ilk günlerinde Havana'ya girdi. Hukukçu Doktor Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Castro da başbakanlığa getirildi.
Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci onların avcı-toplayıcılıktan çiftçi-çobancılığa geçilmesi ile başlar.. Türkleri oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine başladığı düşünülmektedir.
Bu tarih atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul
edilebilir. Bu değişiklikler ile ilk Türk kültürü olan Anav kültürü
ortaya çıkmıştır. Ata ilk binen kavim Türklerdir.
Türklerin atalarının MÖ 2500 ile MÖ 1700 yılları arasındaki Afanasiyevo kültürü ile başlayan ve MÖ 1700 ile MÖ 1200 yılları arasındaki Andronovo Kültürü
ile devam eden dolikosefal mongolitlerle ortak yönleri bulunmayan
Brakifesal ırka dayandıığını savunurlar. Bu ırkın savaşçı ve göçebe
kültüre sahip olduğu, MÖ 1700 yılları sonrasında kitleler hâlinde Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasındaki bölgeye yayıldığı bilinmektedir. Bilinen ilk Türk devleti İskitlerdir.
Arkadaşlar öncelikle belirtmek isterim ki yazdığım bu tüyolar işe yarıyor kendi üzerimde denenmiş ve sonuca ulaşılmıştır.
Mülakat odasına girdiğinizde ilk yapmanız gereken etrafa bir göz atmak.( Televizyonun markası , kaç tane bardak bar , odada kaç kişiler vb.)
Odaya giriğinizde bir baş selamı verin bu onları etkiler
Mülakat heyeti otur demeden oturmayın
Oturuş vaziyetiniz ne fazla rahat nede fazla kasılmış olmasın , eller bacakların üstünde , bacaklar birbirine birleşik değil , kendine güvenen bir pozisyonda
Heyete komutanım diye hitap edin
Sizinle konuşan kişinin gözlerine bakın
Bilgi sorularını bilmenize gerek yok , biliyorsanız cevaplayın ama bilmiyorsanız kesinlikle " bilmiyorum - hatırlayamadım " deyin.
Kendini tanıt dediklerinde bütün özelliklerinizi sayın , kendi satışınızı yapın
Hiçbir zaman mülakat heyetine arkanızı dönmeyin
Sizden birşey istediklerinde emredersiniz komutanım diye hitap edin
Subliminal mesaj başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da
mesajdır ve normal insan algısı limitlerinin altında kalmak, o anda
farkedilmemek üzere tasarlanmıştır. Subliminal mesajlar insanın bilinçli
dikkati tarafından farkedilemezler ancak bu mesajların insan
bilinçaltını etkiledikleri ileri sürülmektedir. Subliminal teknikler
reklamcılık ve propaganda alanlarında sıklıkla kullanılmaktadır. Bu
tekniklerin amaçları, etkililiği, kulanım sıklığı konuları
tartışmalıdır. ve şüphelidir.
Hilal Taktiği veya Kurt Kapanı,Osmanlı devleti ve ondan
önceki Türk devletlerinin kullandığı taktiktir. Bu taktik meydan
savaşlarında etkiliydi ve iki aşamalı olarak uygulanırdı:
Sahte ricat
Pusu
Ordu, savaş anında merkez, sağ ve sol olmak üzere üç kısıma
ayrılırdı. Merkez kuvvetleri düşmana saldırır, bir süre sonra saldıran
bu kuvvetler, kaçar gibi geri çekilirdi. Bunu yaparken de at üzerinde ok
atmak suretiyle savaşa devam ederlerdi. Böylece geri çekilen askerlerin
peşinden gelen düşman, ordunun sağ ve sol kısmı tarafından pusu kurulan
yere çekilir, çember içine alınarak imha edilirdi.
Ordu, temelde üçe ayrılır ve merkeze en seçme kuvvetler toplanır. Sağ
ve sol cenah merkezden tamamen ayrılmamakla birlikte araya mesafe
koyar. Merkezdeki kuvvetler hızlı bir vur kaçla (genelde mızraklı ya da
atlı kuvvetler ile) düşmanın merkez safını yarar ve düşmanın sağ ve sol
kanatlarının ordunun bölünmemesi adına merkeze kaymasını sağlar. Bunun
üzerine araya mesafe konulan sağ ve sol cenahtaki askerler düşmanın
kanatlarında bırakılan boşluklara doğru hızlı hücum ederek düşmanı
ordunun oluşturduğu hilalin tam ortasına alır. Vur kaç yapmış olan
merkez kuvvet de, sağ ve sol cenahın kuşatmasıyla birlikte, kaçmayı
bırakıp merkezdeki yerini alarak düşman ordusunu tam bir ablukaya alır.
Yapılması oldukça zor olmakla birlikte kesin sonuç vermesiyle bilinen ve
Türk ordularının uyguladığı, az kuvvetlerle yüksek sayılı düşmanların
yenilebileceği bir taktiktir. Bu savaş stratejisini tarihte en iyi
şekilde uygulamış komutanlar (Malazgirt Meydan Muharebesi'nde) Alp Arslan ve (Mohaç Meydan Muharebesi'nde) Kanuni Sultan Süleyman'dır